1 Kasım 2014 Cumartesi

bi gün öylece oturursun...

Bir gün öyle hiç amaçsız oturursun. 5 dakika sonra ne olacak, ne yaşayacaksın bilmeden. O anda aklında bu hafta şu maçı kazanmalıyız, ikizler nasıl oynayacak, Yahya'nın gol atması lazım falan geçer. Aklına kulübün borcu takılır, bir küfür edersin. Sonra '' siktir et bolum, zaman her şeyi düzeltir, bak hava mis gibi. Tatlı tatlı esiyor, yayıla yayıla otur '' dersin, 3 saniye sonra kalbine tornavida yiyeceğini bilmeden. ( gerçi herhangi bir yerime hiç yemedim ama dayım yemiş, çok acıtıyormuş oradan biliyorum )
Kafanı bir çevirirsin, sanki dünyada her şey durmuş, herkes bu ana hazırlanmış. Yaşananların hepsinin senin için kurgulandığını düşünürsün. Önünden geçen Doğan görünümlü Şahin durmuş, teyipte artık kaçıncı defa başa sarıp dinlediğini şöföründe bilmediği Müslüm babanın '' hasret rüzgarları '' şarkısı birden kesilmiş, köşedeki torbacı piçler tam malı verirken eli havada kalmış, bir yerlerden patlama sesi gelirken her şey birden kesilmiş olur.
Bir anda onunla göz göze gelirsin, aranda 30 metre olmasına rağmen. Onun o mavi gözlerini, sana deli gibi baktığını görürsün o mesafeden. Nasıl gözüktüğünü sorma işte, görürsün o anda, mesafenin önemi yoktur. Hala o gözler aynıdır. Zaten gözler hiç değişmez. Ya sana sevgi ile bakarlar, yada nefretle. Fakat bu sefer farklıdır. Sana acıma duygusuyla bakalar.
Yanında kocası vardır. O göz göze bakışarak gelinen mesafe dünyanın en uzun yolu olarak gelir sana. O mesafeden bir türlü bitmez. İşte o anda neleri kaçırdığını anlarsın. Hayatta tek pişmanlığını tadarsın. Seni seven bir insanı, saçma salak bir şey yüzünden bırakıp gitmenin cezasını çekersin.
Yanına yaklaşır, sen hala mal gibi oturursun ve gözlerinin içine bakarsın. O kafasını bir kaç saniyeliğine başka tarafa çevirir. Sen hala mal gibi bakarsın. Kafasını tekrar çevirdiğinde öyle bir bakış atarki, sana '' amına koyduğumun salağı, bak ne oldu şimdi gördünmü, ben seninle herşeye vardım. Sadece bir gel demene razıydım ama sen o ufak boktan kelimeyi düşünmedin bile. Aklın sikindeydi, kendini hiç olmayacağın bir yerde görüyordun ve hiç orada olmadın. Şimdi sikik gibi kal olduğun yerde, birisi seni kendine getirene kadar arkamdan bak '' dediğini hissedersin. Gerçi büyük ihtimal o küfürleri etmiyordur ama neyse.
Ve öylede olur. O kocasıyla gider. Gayet mutlu bir şekilde yürür ki hep mutlu olsun. Sen öylece arkadan bakıp durursun. Ta ki arkadaşın seni dürtüp, ''
''ne oldu abi, bir şeymi oldu bembeyaz olmuşsun, bir şeymi oldu ''
diyene kadar.
O an kendine gelirsin..
'' ben ne yaptın ''
diye, ama her şey için çok geçtir.
Salak salak gülümsersin, bir açıklaması yoktur.
'' onu gördüm dersin'', ''
''o kim abi ''
der karşındaki
'' boşver ''
dersin. Sonra içine öyle bir şey oturur ki tarifi olmaz. Hani '' Issız Adam '' filminde Alper salağı, dişlerini fırçalarken düşen bardaktan Ada'nın saç tokasını bulur ya ondan sonra boka batar senden öyle olursun.
Bana göre senin karşındakini sevmen hiç bir şeyi değiştirmez. Önemli olan onun seni sevmesidir. Gerçi birisinin seni sevdiğinden emin olmak zor bir olaydır ama anlarsın. Salak değilsindir herhalde. Gözlerinden anlarsın, gözler yalan söylemez. Elini tutuşundan anlarsın, o parmaklar birbirine mengene gibi geçer. Elini tuttuğu zaman ufak bir omuz hareketiyle yanına yaklaşır. Kafasını omzuna dayar. Arabadan inerken, dünyanın en güzel öpücüğünü yanağına kondurur, bunlardan anlarsın. En basiti bunlardır. Yada ne bileyim anlaman gerekir, öküz değilsindir herhalde.
Gerçi ben bunları yazdığıma göre öküzüm, anlamamışım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder