15 Eylül 2011 Perşembe

BİRLİK ZAMANI

Stada girdiğimde istiklal marşı okunuyordu, direk gözlerim formalara takıldı. Uzun zamandan beri söylediğim çubuklu forma pek istediğim gibi olmasa da en sonunda giyilmişti. Rakibe maçtan önce size 1 puanı verelim oynamayalım deselerdi pek itiraz edeceklerini düşünmüyorum. Dünya futbol literatürüne geçecek bir olaya imza atarak 1 defa geldiler 2 gol attılar. Sürekli oyunu bozmaya çalışan negatif bir futbol anlayışları var. Futbol oynamaktansa rakibe futbol oynattırmamayı benimsemişler ve inanılmaz mücadeleciler ki zaten tek artıları mücadeleci olmaları. O takımdan bir oyuncuyu seç kendi takıma al deseler, öyle bir oyuncu seçemem. Ama takım oyununda iyiler.

Maça rüzgarı arkamıza alarak başladık. Merakla beklediğim Ali Kafadar- Onur ikilisi çift santrafor olarak başladı. Savunmada Ünal – Sarper – Hüseyin - İlker, orta alanda Abdullah – Tuğrul – Özkan – Samet düzeni ile başladık. Bol gollü rahat bir galibiyet beklerken Sarper’in hatalı geri pasında Ahmet’in müdahalesi ile Beşikdüzü’nün hayalinde bile olmadığı penaltı ve kırmızı kart getirdi. Kırmızı kart ve penaltı haklıydı ama içerideki maçlarda hakemlerin deplasman takımlarını bu denli koruma altına almasını artık sabrımızı taşırdı. Türkiye liglerinde iç sahada en fazla ezilen takımların başında geliyoruzdur. Her yazımda Onur’dan övgü ile bahsediyorum ve buna bu yazımda da devam edeceğim. Bugün sahanın tek ayakta kalanıydı belki de. Birşeyler yapmaya çalıştı ama elinden gelen buydu. Bir maçta 3 – 4 oyuncu kötü olabilir ama bu maçta bütün takım kötüydü. Özellikle Van Bld. maçında harika oynayan ve maçın en iyisi gözüyle baktığım Tuğrul bu maçta Samet ile birlikte ‘’en kötü kim oynar ‘’ yarışını baş başa bitirdi. Abdullah hazırlık kampında çok iyiydi ama ligde yine bekleneni veremiyor. Tek yapacağı sadece biraz daha basit oynamak hepsi bu. Hoca ikinci yarı 10 kişi kalmamızın etkisiyle 3 savunmaya döndü ve oyunu rakip kaleye yığdı. Fakat takımın çok kötü gününde olması ve girilen pozisyonların gole çevrilememesi bizim için çok önemli olan bu maçı mağlup olarak bitirmemize neden oldu. Maçın dönüm noktası Abdullah’ın girdiği 2 net pozisyondu bunların birini gole çevirmiş olsa 10 kişi olmamıza rağmen maçı kazanırdık.

Peş peşe gelen iki mağlubiyet elbette ki hepimizin canını sıktı ve üzdü. Fakat ne olursa olsun pes etmemeliyiz. Teknik kadro ve yönetim gerekli önlemleri alacaktır ve güzel bir seri başlayacaktır. Şimdi önümüzde zorlu bir Gümüşhane maçı var. Buradan alınacak her türlü skor beni yanıltmayacak. Eminim futbolcularda en az bizim kadar üzülüyorlardır ve eminim ki bizi bu durumdan kendilerinin çıkaracaklarının bilincindeler. Bizler her türlü şartta arkalarındayız, yeter ki o formaya armaya yakışan oyunu ortaya koysunlar. Bu taraftar iyi oynayıp kaybedilen her maçta takımını alkışlamıştır ve desteğini devam ettirecektir. Her maçı kazanacaksınız diye bir şey yok. Fakat bugünkü oyun ve ruhsuzluk devam ederse elbette ki tutumda farklı olacaktır. Bu takımın ve oyuncuların yeri burası değil. Buralara birkaç gömlek büyüğüz. Umarım en kısa zamanda herkes kendini toparlar, istenilen arzulanan başarılar birlik ve beraberlik içinde gelir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder