27 Haziran 2015 Cumartesi

Doğu Karadeniz Turu

Daha önce kültür turu ile gezmiş olduğum Karadeniz'e bu sefer yayla ağırlıklı gezme imkanım oldu. Erken rezervasyon ve uçak biletleriyle daha da uygun fiyata getirdik olayı. Uçak olayı bende sıkıntı. Bunu yenmek için uçakla gittim ve gayet başarılı oldu. Gidişte de dönüşte de gayet güzel bir yolculuk yaptım. Fakat şu uçak havalanırken hep sıkıntı olacak benim için. Genel olarak harika bir tatil oldu. Gittiğimiz yerler, kaldığımız otel / pansiyonlar, turdakiler, rehberimiz, şöförümüz falan 10 numaraydı. Fakat Karadeniz'in böyle katledilmesini inanılmaz üzüldüm. Bunları yapan insan olamaz., bu vatanı zerre sevemez. Eğer elimde yetki olsa yemin ediyorum buralara taş - mermer ocağı yapanları, HES lere izin verenleri idam ettiririm ve zerre vicdan azabı duymam. Dünyanın en güzel yerlerini öldürüyorlar göz göre göre ve insanlar bunu normal karşılıyor. Vicdanım sızladı. Herkesin özellikle Karadeniz insanının bunlara çok sert tepki vermesi gerekiyor, yoksa her şey için çok geç olacak.

1. Gün

Sabah uçağıyla Trabzon havaalanına indik.



Saatlerde oynama olduğu için Trabzon 'da biraz beklemek zorumda kaldık. 11:00 gibi tur geldi ve Artvin'e hareket ettik. Şöförümüz ve rehberimizle beraber 8 kişi idik. Bu tür turlar için bence çok ideal bir sayı. Millet dağılıp gitmiyor, onu beklemiyorsun sıkıntı olmuyor. İlk adresimiz Arhavi deki Mencuna Şelalesi idi. Çok güzel ve görkemli bir şelale.



Orada vakit geçirdikten sonra yemeğimizi yiyip, Camilet vadisindeki Çiftekemer köprüsüne gittik. Osmanlı zamanında yapılmış. Köprünün altındaki demir zincir, düşman saldırısını sırasında çekilip köprünün yıkılması içinmiş.



Buradan fotoğraf aldıktan sonra otelimize doğru yola çıktık.

Fakat Camilet vadisi gün geçtikte ölüyor, öldürüyorlar. Bu dünyanın en güzel yerlerinden bir tanesi olan yeri taş / mermer ocağı ve HES ler ile bitiriyorlar. Böyle bir yerde taş ocağına izin vermenin mantığı nedir bilemiyorum.


HES ler dereyi gün geçtikçe kurutuyor. Acayip bir inşaat var Karadeniz'de. Özellikle Camilet vadisi çok kötüydü bu yönden. Şu iki ayrı yerden dereden kirliliğin boyutlarını görebilirsiniz. Bir tanesinde çalışma olan dere, öteki ise daha HES lerin ve inşaat çalışmalarını başladığı dere. Aradaki farkı görmeniz yeter, fazla bir şey yazmaya gerek yok.



2. Gün

Gezide en çok Macahel vadisini beğendim. Gerçekten mükemmel bir yer her şeyiyle. Buralara da HES yapmaya çalışmışlar fakat yöre halkı karşı çıkmış. Bakmışlar dinlemiyorlar, demişlerki ; Tamam gerekiyorsa HES leri yapın fakat buraya ihtiyaç varmı ilk önce bir araştırmasını yapın. Burası ile ilgili UNESCO'nun almış olduğu doğa güzelliği ile ilgili bir karar varmış. Bunu da göz önüne alıp mahkeme buradaki bütün HES projelerini iptal etmiş. En bakir, en güzel yerlerden bir tanesi burası. Vadinin yarısı Gürcistanda yarısı Türkiyede. Köylere zamanında söylemişler nerede kalmak istiyorsunuz diye seçim yapmışlar.


Maral şelalesini gördükten sonra



Benim en çok merak ettiğim Karagöle gittik. Burası gerçekten olağan üstü bir yer. Kimselerde yoktu mükemmel zaman geçirdik. Gölün etrafında dolaşamadık çünkü yağmur yağmıştı ve her taraf balcık olmuştu, yarısından dönmek zorunda kaldık. Birde sandal sefası yaptım üstüne cila oldu.


Karagölden sonra tekrardan otele geçtik. Otel diyorum ama pansiyon daha doğru tabir. Pansiyonun sahibi eski devrimcilerden. Kendi odası harika. Müthiş bir çalışma odası yapmış kendine. Eşi ve çoçuklarıyla mükemmel bir hayat kurmuş orada kendine.



Çaça dene Gürcü içkisini bizimkilere ikram etti. Bizim turdakilerde maşallah sünger gibi olduklarında pek memnun kaldılar. İki gün burada kaldık. Odaları ahşap olup, yan taraftakilerin ne konuştuklarını duymasak çok iyi olacaktı ama yinede çok güzeldi. Hele öteki gruptakiler beynimizi kemirdi. Tur rehberini arkadaşlarına ayarlamak için ne muhabbetler ne muhabbetler. Sabah biz erken kalktığımız için karşılaşamadık onlarla yoksa büyük makara yapacaktım onlarla.

3. Gün

Artvin merkezinden geçip, Türkiye'nin en büyük Atatürk heykelini ziyaret ettik.



Fakat burada harcadığımız vakit gerçekten kayıp oldu. Merkeze hiç girmeseydik çok daha fazla vakit geçirebilirdik Şavşat'ta.

Artvin



Muhteşem Çoruh nehrinin manzarası eşliğinde



Şavşat'a doğru yola çıktık. İlk olarak Balık gölüne gittik. Burası buzul bir göl. Buzulların erimesiyle sonradan oluşan bir göl. Muhteşem bir manzarası ve gölün soğuk suyu var. Ayaklarımı göle sokup rahatlıyayım dedim kalp krizi geçiriyordum. 10 saniyeden fazla tutan çıkarsa ne istiyorsa veririm. İnanılmaz soğuktu. Fakat Ruslar ve İskandinavlar burada yüzüyormuş. Gölün için kırmızı benekli alabalık var. Gölde balık tutulması yasak ama kilosu 100 - 120 TL arası değişiyor ! Çok lezzetliymiş. Yeni bir tesis kurmuşlar, daha elektrikleri bile yok o kadar yeni.


Oradan çıkıp Şavşat / Karagöle gittik. İki Karagölde olağan üstü idi. Buradaki daha bakımlıydı. Etrafında yürüyüş ve piknik alanı var. Tesisi pansiyon olarakta kullanılıyormuş. Burada da bir sandal sefası yaptım. Gölde alabalıktan başka Japon balıkları da mevcut. Herhalde gelip birileri attı ondan sonra yürüyüp gittiler.




 Oradan çıkıp Şavşattaki otele doğru yola çıktık. Şavşat yolunun çam kokusu anlatılamaz. Şavşat her şeyiyle çok güzel bir yer. İnsanları, doğası, şehir çok güzeldi.

Yol üzerinde Cevizli kilisesine uğradık. Aslında burada görülecek bir şey yok ama yazmışlar tura. Fakat ilginç bir hikayesi var kilisenin. Burası Gürcü kilisesi. Gürcüler burayı kutsal mekanlardan birisi sayıyorlarmış ve yılda 30.000 kişinin buraya geldiğini söylüyorlar. Rehberimiz turizme kazandırılsa çok daha çok kişinin geleceğini söylüyor. Kilisenin hikayesine gelirsek, Osmanlı zamanında Artvine hapishane yapmak icap etmiş, fakat taş yok. Zamanın Osmanlı kaymakamı, ulan buraya kimse gelmiyor yıkalım şurayı taşlarıyla hapishane yapalım demiş ve dayamış dinamiti yıkmış kiliseyi. Oradan çıkan taşlarla hapishaneyi tamamlamışlar. Fakat kilisenin önündeki tanıtımda yıldırım düşüp kilise yıkıldı diyor.


Oradan Sahara milli parkı içerisinde bulunan Şavşata gittik. Şavşat ve etrafına tepeden bakan. Efkar tepesi ve Seyir tepelerine gidip fotoğraf aldıktan sonra otelimize döndük.



Artvin ve Şavşat haklı diğer Karadeniz bölgesindeki insanlara oranla daha kültürlü ve aydın insanlar. Zaten Türkiye'nin en çok okuma yazma oranına sahip şehiriydi en son. Artvin bölgesindeki yayla ve gölleri gezmeye kalksan 1 ayda gezemezsin. Karadeniz bölgesinin en güzel yeri buralar bence Rize ile birlikte.

4. Gün

Sabah erken kalkıp Rize'ye doğru yola çıktık. Uzun bir yolculuktan sonra Fırtına vadisinden Potuk yaylasına doğru yola çıktık. Fırtına vadisi de yok olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. İnsanın içi acıyor. Potuk yaylasına doğru yola çıktık ama çıkmaz olaydık. Yaylaya çıkmak için ruhunuz teslim ediyorsunuz. Yaklaşık bir saatlik yol o kadar bozuk ki bir ara kendimi arabadan aşağıya atacaktım. Resmen içim dışıma çıktı. Fakat yaylaya çıkınca yolu bir süreliğine unutuyorsun. Muhteşem bir manzarası var. Fakat biraz sisli olduğundan çok fazla şey göremedik. Havanın güzel olduğu zaman ki çok fazla olmuyormuş Bayburt bile gözüküyormuş.


Burada geçirdiğimiz zamandan sonra yine berbat bir yolculuktan sonra Ayder'e doğru yola çıktık. Ayder artık yayla olma özelliğinden çıkmış. Orası araplara özel bir yer olmuş. Sanki Arabistana falan geldiğinizi zannediyorsunuz. Oradaki esnafla da konuştuk hiç birisi istemiyor aslında arapları ama işte ekmek parası için katlanıyorlar. Güzel para bıraktıkları için çok fazla ses çıkarmıyorlar. Ayder'deki otele geçtikten sonra yorucu günü kaplıcaya girerek atmaya çalıştım. Şansıma kimse yoktu kaplıcada. Bir de yağmur yağmaya başladı. Dışarıda yağmur sesi, kaplıcanın içinde çok güzel oldu. Tabi gözlüğü soyunma odasında unutup tekrar o yokuşu çıkmasaydım daha güzel olacaktı.


5. Gün

Aslında Anzer yaylasına çıkacaktık fakat kararımızı değiştirip Ovit yaylasına çıktık ve çokta iyi yaptık. Anzerde yapacak çok fazla bir şey olmadığını söylediler kendimiz değiştirdik. Çayelinden devam ederek, Ovit vadisinden Ovit buzul gölüne çıktık. Buraya daha öncede gelmiştim ama o zaman kar yoktu. Bu sefer harika bir manzara vardı. Gölün suyunun bir kısmı İkizdereye, bir kısmı ise Çoruh nehrine kadar gidiyormuş.


Ovit yaylası kışın yok. Bildiğiniz yok iptal oluyor kardan dolayı. Kışın burada yaşam olmuyor. Bir tek dağ horuzu diye bir hayvan varmış o yaşıyormuş. Bu görmüş olduğunuz evler falan kar altında kalıyormuş.


Fakat burayı da öldürüyorlar. Her yerde bir çalışma var. Her tarafı kazıyorlar bir şeyler yapıyorlar. Buradan devam edip Cimil şelesine doğru yola çıktık. Belki de en güzel şelale buradaydı. Balıklı şelalesi diyorlarmış. İnsanlar burayı görmek için Brezilyaya gidiyor. Muhteşem bir doğası var, harika bir şelale.


Fakat bu muhteşem Cimil deresinde şu anda hazırda onay bekleyen 6 tane HES projesi var. Eğer onay verilirse buranın sonu olur. Taş ocakları ise en basit olaymış. Çok kolay alınıyormuş izin. Birde yaylası vardı ama oraya çıkmadık. Buradan Uzungöle konaklamaya geçtik.

6. Gün

5. gün akşam üzeri Uzungöldeydik. Daha önce geldiğimden az çok biliyorum. Hava karardığı için çok fazla şey göremedik ama sabah olunca burayı da nasıl rezil ettiklerini gördük. O muhteşem yeri tatil kasabasına çevirmişler.İnanılmaz bir değişim geçirmiş. Her tarafta bir yapı var. Bu gidişle gölün etrafında yeşillik kalmayacak. Turizm adına katletmişler. Tabi burada da arapların yoğunluğu var. Ramazan olduğu için yoktular ama sezonda çok kalabalık oluyormuş.


Sabah yola çıkıp Uzungölün yukarısına doğru Haldizen vadisinden geçerek Demirkapı köyüne geçtik.


Buradan Soğanlı dağlarında bulunan Balıklı göl ve Aygır buzul göllerine geçtik. Eskiden Bayburta buradan giderlermiş.







Buradan vakit geçirdikten sonra. Uzungölde serbest zaman geçirdik ve oradan Trabzona doğru yola çıktık. Bizim uçak geç saatte olduğu için Trabzonda biraz gezeriz dedik ama yağmur başlayınca Trabzon foruma geçip orada takıldık. Gece saat 02:00 gibi evdeydim.

Çok güzel bir tatil geçirdim. Anlatacak çok şey var ama gidip oraları mutlaka görmeniz gerekiyor. Böyle giderse oraların ömrü çok uzun sürmez. İnsanın aç gözlülüğü ve doyumsuzluğu iğrenç bir hal aldı. Böyle olağanüstü bir yeri nasıl bu hale getirebilirler inanamıyorum. Bir an önce mutlaka gidip görün. Dediğim gibi böyle giderse zaten görecek çok fazla şey kalmayacak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder